İnceleme En Son Hangi Çizgi Romanı Okudunuz ?

Güncel olarak Thor 2020 serisini okuyorum.Gayet güzel ve heyecanlı ilerliyor bölümler.
 
War of Realms adlı eventi okuyorum.Yaklaşık 30 sayılık Türkçe çevirisini toplu bulduğumdan okumaya karar verdim.Punisher'ından Odin'ine, Spiderman'inden Loki'sine kadar bir sürü farklı karakteri barındıran ilgi çekici bir hikayeye benziyor.Daha 8. Sayıda olduğumdan güzel mi kötu mü henüz yorum yapmayacağım.
 
51Dqpts0xnL.jpg


Superman (2018) okuyorum.
 
Şu ana kadar ki çizgi romanlara göz attım ama hepsi beni hayal kırıklığına uğrattı. Manga mantığıyla gideceksek Çin Manhualari gibiler. Ne oluyor niye oluyor anlamıyorsun. Konu bütünlüğü bile sıkıntılı gibi. Daha iyisini beklerdim açıkçası.
 
Thor 2020 okuyorum.20.sayıya kadar okudum.
Hikayenin ilk 5 veya 6 sayısı oldukça enteresan.Galaktus'un Thor'dan yardım istemesiyle başlıyor ve sonuna doğru belki de Rune King Thor'dan bile güçlü bir Thor versiyonu görüyoruz.Bu kısmı herkese tavsiye ederim.
Geri kalan kısım ise daha standart.Ben Thor'u çok sevdigim için keyif aldım ama herkese hitap etmeyebilir.

Not:Google'da "Thor 2020" diye aratınca direk Türkçe indirme linki çıkıyor oradan indirip okuyabilirsiniz.
 
@Shrimp

en son okuduğum çizgi romandı.1 seneden fazla oluyor okuyalı.Ondan sonra da hiç bir çizgi roman okumuşluğum yok.Tabi çoğunu okumadım yarım kalmıştı.
En son hatırladığım Thor black winter'a God blast çakıyordu.

Aslında sadece çizgi roman değil hiç bir başladığım eseri bitiremiyorum artık :D anime olsun manga olsun filmler olsun.Yarısını okumadan/izlemeden sıkılıyorum.

Ama sen şimdi hatırlatınca nedendir bilinmez içimde bir okuma isteği doğdu :D Thor'un son filminden sonra epik bir Thor görmek iyi gelebilir bana.Hemen indirmeye başlıyorum.
 
@Shrimp

en son okuduğum çizgi romandı.1 seneden fazla oluyor okuyalı.Ondan sonra da hiç bir çizgi roman okumuşluğum yok.Tabi çoğunu okumadım yarım kalmıştı.
Ben de benzer durumdayım.Anca 1-2 ayda bir okuyorum.10-20 sayı falan oluyor o da.Bu okunması kolay olan ve okurken beynini kapatsan da bir şey kaybetmeyecegin webtoonlar ,manhular okuyup kolaya kaçıyorum. :D


Aslında sadece çizgi roman değil hiç bir başladığım eseri bitiremiyorum artık :D anime olsun manga olsun filmler olsun.Yarısını okumadan/izlemeden sıkılıyorum.
Bunu bazen ben de yaşıyorum.En efektif çözümü şu.Diyelim çizgi roman 15 sayılık ve sen 6. sayıda okuma motivasyonunu kaybettin.Aslında sevmiştin de ilk 6 sayıyı ve devamını okumak istiyosun.İnterneti kapatacaksın.İnternet tüm tembelligimizin kaynağı.Youtube,twitter falan dopamin tuzakları.Ne zaman motivasyonunu kaybettin,canın sıkıldı vb bir şey başına gelince tüketecegin eseri bilgisayarina, telefonuna indirip daha sonra interneti kapat.
 
Bunu bazen ben de yaşıyorum.En efektif çözümü şu.Diyelim çizgi roman 15 sayılık ve sen 6. sayıda okuma motivasyonunu kaybettin.Aslında sevmiştin de ilk 6 sayıyı ve devamını okumak istiyosun.İnterneti kapatacaksın.İnternet tüm tembelligimizin kaynağı.Youtube,twitter falan dopamin tuzakları.Ne zaman motivasyonunu kaybettin,canın sıkıldı vb bir şey başına gelince tüketecegin eseri bilgisayarina, telefonuna indirip daha sonra interneti kapat.
Dediğin çok mantıklı.Bugün mesela telefona indirdim bir beş sayı.Çatır çatır okudum :D Öneri için sağolasın İnternet çok baş belası bir şey.Özelikle benim gibi bağımla olunca.
 
Invincible Serisini tamamıyla bitirdim.
Seriyi 2 kere bırakmıştım. Bu 3. başlayışım idi ve bu sefer 2-3 günde bitirdim :D

Yani çıktığı dönem için süper kahraman hele de "Ergen Süper Kahraman" janrası için çok farklı ve cesur bir iş olsa da çok iyi yaşlanmadığını, çok iyi bir pacing'i, çok hatırda kalır bir iş olmadığını söylemem gerekir. Yani bir yerden sonra anlatacak çok fazla bir şeyi kalmıyor ve power creep fantezisi oluyor. Ancak bazı özgün ve cesur kararları, sektöre dair önem arz eden yanları yok değil. Çizer ve stil istikrarını belli bir yerden sonra çok kaybediyor o da bir diğer eksisi idi benim için.

Yani yeni okuyacaklara tavsiye eder miyim ? Zamanınız varsa, ilgi duyuyorsanız neden olmasın bence tükettiğiniz çizgi romanlar, tükettiğiniz süper kahraman işleri arasına Invincible'ı katmış olmak kötü olmayacaktır. Ancak zaman yaratmak için ekstra efora değmez onu da söyleyeyim.


Sürükleyiciliği, konuşma balonlarının tam kararında olması, ilgi çekici karakterler ve sizi kancalayan hikaye anlatısıyla gene de vasatın üstü bir iş diyebilirim.

Detaylı bir inceleme, vaktim olursa belki yaparım ve net puanı o zaman netleşir ancak şimdilik kabaca 64-72/100 gibi bir aralık verebilirim sanırım.
 
Enson Jeff Lemire ve Andrea Sorrentino'nun yaratıcı ekibi olduğu Green Arrow maceralarını okudum. 7/10 veriyorum. Zamanında herkesin çok övdüğü Green Arrow maceralarıydı bunlar, hiç kimsenin bu macralar hakkında olumsuz tek kelime ettiğini duymadım. Bu yüzden ben bir ilk olucam sanırım eleştirilerim ile. HA HA Öncelikle hikayedeki bir yeri inandırıcı bulmadım, ne olduğunu da belirtmek isterdim, ama spoiler yapmayın denmiş o yüzden söyleyemiyorum. Jeff Lemire, Green Arrow çizgi romanına bir çok yeni fikirler karakterler getirmiş, bunların hepsini beğendim. Özellikle Count Vertigo'nun orjini güzeldi. Jeff Lemire o zamanlar televiyonlarda yayınlanmakta olan Arrow dizisinden de çok etkilenmiş tabi yazarken çizgi romanı. Bir çok benzerlik var.

Green Arrow konusunda genel bir eleştirim olacak, yani bu sadece Jeff Lemire'in karakteri yazarken yaptığı bir şey değil, Green Arrow her kim yazsa bu şekilde yazıyor okuduğum kadarıyla. Oda şu, Green Arrow katil bir vigilante, ama aynı zamanda solcu, hep sol görüşü benimsediğini gösteren fikirlerden bahsediyor, yani söylediklerine bakılırsa tam bir hippi, ama davranışları o yönde değil, bu da tam bir çelişki yaratıyor. Yani bir hippinin yasaları eline alıp, insanları öldürdüğünü, veyahut en azından şiddete başvurduğunu dahi hayal edebiliyor musunuz ????? Bu her zaman için gözüme batmıştır Green Arrow konusunda. Jeff Lemire en azından Oliver Queen'in elinden servetini alıp, karakterin aynı zamanda bir birine zıt ve çelişkili bir biçimde solcu bir hippi ve Milyarder, katil bir vigilante olması konusundaki yaman çelişkiyi bir nebze törpülemeye çalışıyor, ama pekte işe yaramıyor bu tabi. Ama günün sonunda herkesin bilmesi gereken bir şey var ki, o da super kahramanların ve kostümlü vigilantelerin gerçek olmadığıdır. Bu yüzden mantıklı olmak zorunda da değiller. HA HA
 
Green Arrow konusunda genel bir eleştirim olacak
Burada ben de bir not düşmek isterim, mevzu bahis Lemire'ın New 52 dönemindeki GA run'ını 1-2 bölüm hariç okumadım o yüzden elbette net bir şey diyemem ancak burada konu karakterin genel işleyişine geldiği için bir kaç şey eklemek isterim.


1.si Sol görüş benimsemek = hippi diye bir çıkarım başta ne kadar doğru tartışılır. Yani her solcu çiçek çocuk solcusu demek değil, kaldı ki her tekelleşme ve kirli düzenci karşıtı da solcu demek değil.

Yani Lemire'ın serisinde nasıl bir hava estirildi tamamıyla bilmiyorum ancak New 52 öncesi okuduğum tek tük Green Arrow hikayesine ve de Rebirth döneminin başlarındaki Green Arrow run'ına bakar diyebilirim ki, Oliver tam da bir solcu değil, hatta yer yer "True American" ya da "Freedom Fighter" tarzı hareketleri de oluyor. Bu Amerika'da gerçek amerikalı işçidir, dürüsttür, eşitlikçidir, fırsatlar eşitliğine inanır falan gibi bir motto vardır ve Thomas Jefferson, Lincoln ve JF Kennedy bildikleri tek amerikan başkanlarıdır vs. O ekibi biliyorsundur belki, zira direkt bir tanımlama yapamıyorum çünkü Amerikan iç siyaset kültürüne çok hakim değilim ancak görünür de böyle bir durum var. Yani Oliver bu tarz bir ulusalcı bile olabilir. Ki Vigilante Solcu çok da anormal bir şey değil, dağa çıkanlardan çok farkı da yok :D Ama dediğim gibi Green Arrow için tam olarak "sol görüşlü" denilebilir mi ? Evet yer yer değinilebilir ancak bu çiçek çocuk solculuğundan çok biraz daha merkeze kayan bir şey olabilir gibi.

Hatta bu açıdan Rebirth run'ını tavsiye ederim çünkü orada doğru bir şey yapıp Oliver'ı tüm zenginliğinden ediyorlar ama Lemire'dakinden daha bile broke bir hale geliyor ve sonra Oliver Amerika'nın farklı kültür ve daha eski kimliğindeki karakterler ile alegoriler üzerinden yüzleştirilerek bir Sol Ulusal bir havaya büründürülüyor ve o run özelinde bu karaktere çok oturmuştu. Black Canary karakterine de çok çok iyi dokunan bir seri idi bence. Tavsiye ederim.



Spoiler bir şey söyleceğin zaman spoiler kutusuna alabilirsin bu arada.
 
1.si Sol görüş benimsemek = hippi diye bir çıkarım başta ne kadar doğru tartışılır. Yani her solcu çiçek çocuk solcusu demek değil, kaldı ki her tekelleşme ve kirli düzenci karşıtı da solcu demek değil.

Yani Lemire'ın serisinde nasıl bir hava estirildi tamamıyla bilmiyorum ancak New 52 öncesi okuduğum tek tük Green Arrow hikayesine ve de Rebirth döneminin başlarındaki Green Arrow run'ına bakar diyebilirim ki, Oliver tam da bir solcu değil, hatta yer yer "True American" ya da "Freedom Fighter" tarzı hareketleri de oluyor. Bu Amerika'da gerçek amerikalı işçidir, dürüsttür, eşitlikçidir, fırsatlar eşitliğine inanır falan gibi bir motto vardır ve Thomas Jefferson, Lincoln ve JF Kennedy bildikleri tek amerikan başkanlarıdır vs. O ekibi biliyorsundur belki, zira direkt bir tanımlama yapamıyorum çünkü Amerikan iç siyaset kültürüne çok hakim değilim ancak görünür de böyle bir durum var. Yani Oliver bu tarz bir ulusalcı bile olabilir. Ki Vigilante Solcu çok da anormal bir şey değil, dağa çıkanlardan çok farkı da yok :D Ama dediğim gibi Green Arrow için tam olarak "sol görüşlü" denilebilir mi ? Evet yer yer değinilebilir ancak bu çiçek çocuk solculuğundan çok biraz daha merkeze kayan bir şey olabilir gibi.

Hatta bu açıdan Rebirth run'ını tavsiye ederim çünkü orada doğru bir şey yapıp Oliver'ı tüm zenginliğinden ediyorlar ama Lemire'dakinden daha bile broke bir hale geliyor ve sonra Oliver Amerika'nın farklı kültür ve daha eski kimliğindeki karakterler ile alegoriler üzerinden yüzleştirilerek bir Sol Ulusal bir havaya büründürülüyor ve o run özelinde bu karaktere çok oturmuştu. Black Canary karakterine de çok çok iyi dokunan bir seri idi bence. Tavsiye ederim.



Spoiler bir şey söyleceğin zaman spoiler kutusuna alabilirsin bu arad
Öncelikle okumadığın için Sol görüş benimsemek = hippi diye bir çıkarım başta ne kadar doğru diyorsun çünkü Oliver'ın ağzından çıkanlar tamda solcu liberal bir hippinin ağzından çıkacak laflar, Lemire'in runında.

Amerikalıların fırsatlar eşitliği saçmalığını biliyorum, ama burada ''True American'' ve ''Freedom Fighter'' ile ne kastetiğinden emin değilim. Bunları bilmiyorum. Eşitlik, işçi, emekçi, sosyal adalet gibi kavramlar sol görüşün kavramları bildiğim kadarıyla. Yanıldığımı da sanmıyorum, ama Amerikan siyasetine bende çok hakim değilim. Green Arrow'unkisi, teröristlerin solcuğundan ziyade daha hippi yani liberal bir solculuk, yani söylediklerini söyleyen birinin (şu anda söyledikleri bire bir aklımda değil kelimesi kelimesine) adam öldürmeyi bırak şiddete bile karşı, pasifist yapıda biri olması lazım, capitalism'de karşı olması lazım gibi duruyor. Buda karakterin yaptıkları ile ters düşüyor, çelişiyor.

DC'nin Rebirth maceralarının özelliği, evreni ve tüm karakterleri sıfırdan yeniden başlatması, bu yüzden DC'nin orada yapmaya çalıştığı şey sıfırdan başlamış bir Green Arrow'un kendini bulmasını sağlamaya çalışmak, Green Arrow'da özünde libarel solcu olarak kabul edilen bir karakter bildiğim kadarıyla yani kendini bulunca liberal bir solcu oldu tabiki ve öyle bir karakterin katil bir vigilante olması imkansız çünkü katil bir vigilante olmak tamamen sağcı bir eğilim bildiğim kadarıyla özellikle Amerikan sağının ''Wet Dream'' yani ıslak rüyası olarak geçen bir davranış. Ama dediğim gibi, bende Amerikan siyaseti ve kültürü üzerine uzman değilim. Hiçte Amerika'da da bulunmadım.

Bu arada Green Arrow Rebirth'in ilk cildini okumuştum. Green Arrow ile Black Canary daha yeni tanışıyorlardı, Ninth Circle diye bir suç organizasyonu ile mücadele ediyorlardı, ama Green Arrow henüz servetini kaybetmemişti ilk ciltte. Gerisinide okumadım, ilk cildin yazımını vasat bulduğum için.
 
Son düzenleme:
Gerisinide okumadım, ilk cildin yazımını vasat bulduğum için.
Yani masterpiece falan diyemem ancak lezzetli kısımlar kesinlikle ilk ciltten sonra.


Buda karakterin yaptıkları ile ters düşüyor, çelişiyor.
Anladım, dediğim gibi okumadığım için net bir şey söyleyemiyorum. Sadece context dışında "Sol Görüş ve Hippilik" şeklinde okuma yapınca tam oturmadığı için fikir belirttim ancak dediğin gibiyse (ki öyledir) evet gerçekten karakterin gerçekçiliğine darbe vurmak olmuş ...
 
Invincible'ı bitirdim yakın zamanda. Daha önce, birinci sezondan sonra başlayıp, belli bir olaya çok bozulup bırakmıştım. Bu sefer ikinci sezondan sonra tekrar başlayıp, okumaya devam ettim ve kimi noktalarda gene bayağı soğusam da, hikayeyi bitirdiğimde, iyi ki okudum dedim.

Nabu'nun da bahsettiği ve benim daha da vurgulamak istediğim üzere, pacing bence çizgi-romanın en büyük problemi. Dizinin hikaye akışı gayet düzgün bir şekilde ayarlanmışken, çizgi-romanda çok uzun olması gereken şeyler çok kısa, çok kısa olması gereken şeyler çok uzun olabiliyor. Üstelik önemli kısımlarda. Ayrıca, belli bir yere kadar çok fazla haftanın canavarı konseptinde bölümler var ve filler gibi hissettiriyorlar.

Hikayeyi övecek olursam, süperkahraman hikayelerinden bir süredir oldukça sıkılmıştım. Marvel ve DC'nin sürekli olarak aynı şeyleri işleyip durması beni gerçekten caydırmış ve bıktırmıştı. Invincible ise oldukça taze bir soluk oldu. Süperkahraman hikayelerinin, janranın birçok şeyini takip etsese, hala yeni şeyler yapabildiğini görmüş oldum.

Bir not olarak, ultraşiddet olayı yüzünden Invincible ve The Boys'u çok yakın eserler gibi görenler, bence bunun çok yüzeyde kaldığını fark etmiyor. The Boys'un çizgi-romanını okumayı bir ara denemiştim ve ton olarak gerçekten çok farklı. Pesimist eserlerle sorunum yok fakat bir şiddet pornosu garipliğine sahip. Invincible'da ise bütün şiddete rağmen oldukça insani ve dokunaklı hikayeler yer alıyor.

Bir de Deadpool 3'ün gazıyla Old Man Logan'ı tekrar okudum. İlk okuduğumda çok daha az sevmiştim. Bu sefer fena değil buldum. Gene ahım şahım demem ama okuması güzel bir "what if" hikayesi. Öte yandan, gene Mark Millar tarafından yazılmış olan Wanted ise berbattı. Hayatımda okuduğum en kötü çizgi-romanlardan birisi. The Boys şiddet pornosuysa, Wanted çok daha ötesinde bir şey.
 
Utlimate Spiderman (2024) 4. sayı ve The Spectacular Spider-Men (2024) ilk iki sayıyı okudum.

Ultimate serisi güzel gidiyor, sonunda MJ karakterini tekrardan sevilebilir bir hale getirdiler. Amazing serisinde özellikle Zeb Wells sonrası içine edilen Peter-MJ dinamiğinin yeniden güzel şekilde işlendiğini gördüğüme baya sevindim. Sayı bir double date üzerine olduğu için diyalog ağırlıklıydı o yüzden pek bir hikaye ilerlemesi olmadı ama bu tarz sayılara da ihtiyaç var kesinlikle. Peter'ın insan tarafının ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor bize. Bu yetişkin, evli ve çocuklu Peter'ı sevdim ben. Sayıda hoşuma gitmeyen şeylerden biri çizimlerdi. Çizer değişikliği hissediliyor. Karakter tipleri pek hoşuma gitmedi. Checchetto'nun tarzı çok daha iyiydi bence. Meşhur sorumluluk repliğini de Harry'e söyletmek biraz garibime gitti. Bunların dışında sayıyı beğendim.

Spectacular Spider-Men'i ise Ultimate kadar olmasa da beğendim diyebilirim. Bu seri 616 evreninde geçiyor ve önemli bir eksiği kapatıyor. Peter ve Miles ilişkisi. Bu ikiliyi aslında çok fazla beraber göremedik bir iki çizgi roman dışında. İkisinin dinamiklerini okumak keyifli, komedi anlamında da başarılı bir iş çıkmış ortaya. Eğlenceli, akıcı bir iki sayıydı. Jackal gibi eski bir düşmanı yeniden görmekte hoştu.
 
Geri
Üst